Porselen, ilk olarak Çinliler tarafından bulunmuştur ve yüzyıllardan beri de geleneksel bir ‘Saray Sanatı’ olarak özenle yaşatılmış ve sürdürülmüştür.
Porselen kelimesinin «Deniz kabukları» ya da «İncinin yaratıcısı» gibi bir anlamı taşıdığı bilinir. Ayrıca, ‘Porselen’ kelimesinin ‘’Porcellena’’ dan geldiği de öne sürülmektedir. Teknik açıdan eldeki bilgilere göre çok eskilerden beri Çin'de bu iş için ‘Çin hamuru’ (Kaolen) ve ‘Çin taşı’ (Petuntse) ile hazırlanan hamuru yüksek ısılarda pişirerek, ‘sert, ince ve ışık geçirgen’ özelliklerde porselen elde etmektedirler. Marko Polo 1295 yılında Venedik'e dönüşünde bazı porselenleri de yanında getirerek, Avrupa’da bu doğu geleneğine oldukça büyük bir ilginin doğmasına öncülük etmiştir. 15. yy.da, Çin İmparatorlarının özel desteğini gören Çin porselenleri, Anadolu'da, Mısır'da ve Suriye'de yayılmaya başlar. Porselen üretim tekniklerinin araştırıldığı ilk ülke İtalya’dır. Porselen tanımına uyan ilk imalat Almanya’da yapılmıştır.
Anadolu'da Türk Çini ve Seramik Sanatı Geleneği
Bilindiği gibi, 16.yy, Türk mimarisi ve sanatı çok parlak gelişmelerle doludur. Bu gelişme dönemi, çini ve seramik sanatı ve tekniğinin de önemli biçimde gelişmesini sağlamıştır.
Anadolu'da, bu ‘pişmiş toprak sanatı ve geleneği’ nin, Selçuk ve Osmanlı dönemlerindeki önemli mimari yapıların hem iç düzeninde, hem de dış yüzeylerinde en etkili rolleri oynamış, önemli bir yeri olduğu ve çok ilgi çekici gelişmeler gösterdiği bilinmektedir.
Birçok diğer uygarlıkta olduğu gibi, Anadolu'da da kendine göre gelişmeler gösteren bu sanat, birçok aşamalar geçirerek olgunlaşmıştır. Bilindiği kadarıyla Anadolu'da ilk çiniler, çok basit tekniklerle elde edilmişlerdir. Bu ilk uygulamalarda kullanılan malzeme, renkler ve yapılardaki uygulamalar sınırlıdır. Bu yapılarda bazen sırsız seramikler, bazen de sırlı seramikler kullanılmıştır. Sırlı olanlarsa önceleri sınırlı renklerdedir. Ama uzun yıllar içinde elde edilen deneylerle, o güne kadar ulaşılan en gelişmiş teknikler, 16.yy.daki büyük yapıların en vazgeçilemeyen yapı ve mekan süsleme elemanı olarak, çini ve seramik ürünlerini ortaya çıkarmıştır.
Detaylı bilgi için bkz. Anadolu’da Çini / Seramik
Türk Sarayında Doğu Porselenleri
Bütün dünyada olduğu gibi, Türk Sarayında da Doğu porselenlerinin kullanımı özel bir önem kazanmıştır. Bu görüşün kesinliği ise, bugün Topkapı Sarayı Müzesi'nde bulunan, Saray ve çevresine ait Çin porselenleri koleksiyonunun zenginliğiyle anlaşılabilir. 10100 parçadan oluşan bu Çin porselenleri ‘dünyanın en büyük ve en ünlü koleksiyonlarından’ birisidir. Bunlardan çok değerli olanlar hazinede, diğerleri ise mutfaklarda günlük işler için kullanılmıştır. Ama bu günlük porselenler de her zaman çok büyük bir özenle korunmuşlardır. Topkapı Sarayı Müzesi' nde Çin porselenlerini değerli taşlarla ‘yeniden kıymetlendirilmesi’ ne ait 269 parça eser bulunmaktadır. Oysa dünya müzelerinde «Kataloğa geçmiş» olan örneklerin sayısının çok az olduğu da bilinmektedir.
Saray ve çevresinde kullanılan porselenler, bazen de geldiği gibi kullanılmamıştır. Bu porselenlerin bir kısmı kimi zaman değerli taşlarla süslenmiş, kimi zaman da değerli madenIerden, altın ve gümüşten yapılmış olan eklemelerle, daha değişik eserler yapılmış veya yeni yorumlar araştırılmıştır. Çin' de yapılmış oian bu 15. ve 16. yy porselenleri üzerine kıymetli taşlar 'kakma' tekniğiyle yerleştirilmiştir.
İbrik, gülabdan, buhurdan, divit, tabak, kase, fincan gibi ürünler üzerinde bu tür işlemlerin yapılmış olduğu görülür. Türk kumaşlarında, kadifelerinde ve işlemelerinde kullanılan Türk motifleri bu porselenler üzerine yapılmış olan bol süslemelerde de kimliğini sürdürmüştür.
‘Murassa’ olarak isimlendirilen bu porselenlerin böyle bir işlemden geçirilme sebebi, Türk sanatçılarının kendi öz eserlerini yapma alışkanlığı veya porselen sanatına yeni bir kimlik bulma çalışması sonucu olabilir. Topkapı Sarayı'ndaki en eski Çin porselenleri II. Bayezit (1481-1512) yıllarındandır.
Anadolu'da "Sıcak Sanat"ın İlk Ünlü Merkezi: İznik Çiniciliği
Anadolu'da 15. yy ikinci yarısında ve 17. yy başlarında diğer çinicilik merkezlerinden daha değişik ve özel ürünler veren ünlü İznik çini ve' seramik sanatıyla karşılaşılır. Gerçekte o dönemlerde hem seramik hem de çini üretimi yaygındır. Ama 16. yy.ın ikinci yarısı, Osmanlı İmparatorluğu'nun en parlak dönemidir. Bununla bağlantılı olarak özenli ve büyük mimari yapıların çoğalmaya başlaması ve bunlar için gerekli olan duvar çinilerinin yapımına öncelik verilmesi nedeniyle İznik’teki seramik üretiminin ikinci plana düşmeye başladığı izlenmektedir.
İznik çiniciliği sadece duvar çinileri üretmemiştir. Bu çinilerle birlikte, 16. yy.da çok kullanıldığı anlaşılan parlak beyaz ve mercan kırmızısı renklerle, göz alıcı dekorları ile ünlüdür. Aynı dönemlerde Kütahya'da da seramik geleneği yönünde önemli gelişmeler vardır.
17.yy. sonu duraklama dönemidir. İznik çiniciliği de buna bağlı olarak 18. yy.da bütünüyle ortadan kalkar. Bu arada Kütahya çiniciliği parlamaya başlar.
İznik çiniciliği, kullanılan teknik bakımından, genel olarak iki ayrı dönem geçirmiştir. Bu iki ayrı dönem, gerçekte, kullanılan tekniğin özelliklerindeki değişimlere bağlıdır. Çini yapımında kullanılmış olan ham maddeler ve üretimdeki yenilikler bu değişimlerin asıl sebebidir.
1 - Kırmızı Çamur Dönemi: Yaklaşık 1339-1548 yılları arasıdır. Bu birinci dönemde, kullanılan çini çamurunun içinde beyaz taneler bulunan kırmızı bir görüntüsü vardır. Bu yüzden bu yıllar arasında İznik'te yapılmış olan eserlerin belirleyici özelliği olarak kabul edilmektedir.
2 - Beyaz Çamur Dönemi: Yaklaşık 15. yy. sonundan başlar. Bu ikinci dönemde kullanılmış olan çini çamurunun rengi sarımsı beyazdır. Dokusu çok sık ve incedir. Pratikte camsı bir özellik elde edilmiştir. Bu yolla renkler daha temiz, parlak olabilmiş ve fırçayla çalışma imkanı verdiği için de daha ince desenler işlenebilmiştir.
Anadolu'da 16.yy.dan sonra mimaride çininin kullanımının azalması, çiniciliğin de gerilemesine etkili olan önemli bir nedendir. Çünkü, çinicilik, pahalı olan ve zor temin edilen malzemeye doğrudan bağımlıdır. Çini kullanımının azalmasından ötürü sıkıntıya düşen çini endüstrisi, daha ucuz üretim yollarına yönelmeye başlamıştır. Böylelikle çini endüstrisi hızla gerileme sürecine girer.
Detaylı bilgi için bkz. İznik Çinileri
Kütahya Seramik ve Çini Geleneği
17. yy.ın sonlarına doğru İznik'teki üretim durma noktasına gelir. Ama Kütahya'daki seramik ve çini geleneği böyle bir durgunluk geçirmemiştir. Nitekim zaman zaman çeşitli nedenlerle gelişimi yavaşlayan bu endüstri günümüze kadar yaşayarak ulaşabilmiştir. Kütahya'daki geleneksel çinicik 16. yy. sonundan bugüne kadar gelmiştir ve bugün de gelişmesini sürdürmektedir.
İznik çiniciliğinin sadece saray ve çevresi için çalışmış olmasına karşılık, Kütahya çini ve seramik geleneğinin daha çok günlük kullanım eşyası üretmesi bu sürekliliğin sağlanmasında etkili olmuştur. Ama bu gerçeğe rağmen, Kütahya geleneği, 18. yy.da ünlü eserler vermiş fakat 19. yy.da ise sönükleşmeye başlamıştır.
Detaylı bilgi için bkz. Kütahya Çini ve Seramik Sanatı
Anadolu’da porselen üretimi ve ilk fabrika Çini ve seramik sanatları, gerçekte Anadolu'nun yüzlerce yıldan bu yana yaşata geldiği geleneksel sanatlarındandır. Ancak, daha çok Çin' den elde edilen bilgilerle, Avrupa'da porselen üretiminin başladığı ilk yıllar, Anadolu'nun yüzlerce yıllık gelenekleri birçok değişimlerle, sorunlarla karşı karşıyadır. Pekçok nedenle bu geleneksel sanatlardaki üretim ciddi olarak azalmıştır. Buna bağlı olarak ihtiyaç karşılanamamaktadır.
Hem saray ve çevresinin, hem de bütün ülkenin böyle bir teknoloji ile ortaya çıkacak günlük ürünlere olan ihtiyacı nedeniyle o günlerin en çekici ve ağır endüstrilerinden birisi olan porseleni üreterek Anadolu'nun bu ünlü geleneğini de yeniden canlandırmaya ve özellikle de teknoloji yönünden geliştirmeye yönelik bir düşünce yeniden canlılık kazanmıştır.
İstanbul' da porselen üretimi için yapılan ciddi girişimlerden birisi de Beykoz'da başlatılmıştır. 1862 yılında Fethi Paşa'nın Beykoz'da Batı teknolojisiyle kurduğu bir fabrikada üretilen porselenlere damgalar, el ile yazılmış kırmızı renkli ve «Eseri İstanbul» biçimindedir.
Bu fabrika ile ilgili belgeye dayanan bilgiler yok denecek kadar az olduğu için bilinebildiği kadarıyla bu fabrika günlük işler için kullanılmaktan çok, lüks ve pahalı porselenler üretmiştir. Fabrika 1975 de kapanmıştır.
II.Abdulhamit döneminde (1876-1909) hem sarayın özel porselen ürünlerinin, kendi imkanlarıyla elde edilme isteği, hem de gerçekten değerli porselen ürünlerin elde edilme arzusu ile Yıldız Sarayı bahçesinde Çini Fabrikası inşa edilmiştir. Yıldız Çini Fabrikasında Saray ve çevresi için çok özenli porselenler üretilmeye başlanmıştır.
Sıcak sanatlarla ilgili alanlarda çokça kullanılmakta olan «Seramik, Çini, Mayolika, Fayans, Yumuşak porselen, Sert porselen gibi» tanımlamaların teknik yönden yorumları birçok yönden önem taşır.
Çünkü bu tür ürünler, sanat açısından çeşitli mesajlar taşırlar ama bir diğer açıdan da yapıldıkları günlerin teknolojik sınırlarının üst düzeyiyle de sınırlıdırlar. Genel tanımıyla ‘Pişmiş’ olan bu malzeme, gerçekte tek bir grup olarak kabul edilmekle birlikte, gerek teknik özellikleri, gerek malzeme kompozisyonu ve gerekse üretimin organizasyonları açısından çok geniş ve değişik bir yelpaze oluştururlar. Yıldız Fabrikası bu yelpaze içinde, dönemin en ileri tekniklerine göre oluşturulmuş, Anadolu'nun geleneksel çinicilik sanatının yeniden canlandırılması için yapılan çok önemli ve ciddi bir teknoloji geliştirme girişimi noktası olmuştur. Çünkü bu yeni görünen şey, aslında Anadolu'da yüzyıllardır üretilen Anadolu'nun. duvarlarında, yapılarında pırıl pırıl renkleriyle parıldayan ve şiiri yazılmış olan Çini’ye çok yakındır ve bu kez de Saray'ın bu yeni fabrikasında yeni teknolojik gelişmelerin desteğiyle yeniden yoğrulmuş gibidir. Bütün bunların yanında böylesine zor bir tekniğin, o günlerin Türk sanatına da imza atmış ünlü sanatçıların da destekleriyle öne çıkarılmış olması ve hatta çarşı-pazarda günlük ürünlere dönüştürülmüş olması ilgi çekicidir. Bu fabrikada, pek çok ülkedeki ünlü kişi ve kuruluşlar için ürünler hazırlanmıştır. 1917 da İstanbul' da çalışan tek porselen fabrikası, Yıldız'daki ‘Yıldız Çini Fabrika-i Hümâyûnu’ dur. 1971 yılında fabrikanın ismi ‘Yıldız Çini ve Porselen Sanayii Müessesesi’ olarak değiştirilmiştir.
Bugün ,Türkiye'nin, üretimini sürdüren en eski porselen fabrikası olma özelliği, bu fabrikanın bütün ürünlerinde gözlenebilir.
Özellikler
Porselende kullanılan hammaddeler %50 oranında kaolin, %25 oranında kuvars ve %25 oranında feldspat tır.
Porselen çamuru camlaşır, ışık geçirme özelliği vardır,uzun süreli kullanıma uygundur. 1385-1400 °C de pişer.
Dekorlama
Sır altı dekorlama: Porselen henüz bisküvi halindeyken dekorlanıp sırlanarak pişirilir. Renk seçeneği kısıtlıdır 1400 °C de pişer.
Sır üstü dekorlama: Sırlanmış porselene dekor yapıldıktan sonra 750-800 °C de pişirilir. En yaygın olarak kullanılan tekniktir.
detaylı bilgi için bkz.
|