anasayfa kategoriler idesözlük müze rehberi köşe yazıları sunumlar amacımız bize ulaşın
Köşe yazıları
Nalan Yılmaz
Tasarım Sanat mıdır?


Ortaçağ’da Avrupa’da önemli sanat projeleri, genellikle kiliseler ve tarikatlar tarafından yarı dinsel meslek örgütleri olan loncalara yaptırılır. Kurumların yetkilileri sipariş edilen resim, heykel, vitray, minyatürlü el yazmalarını ustalara hazırlatıp onları denetler. Bir usta kentin yönetiminde sözü geçen bu derneklere alınabilmek için kendi alanındaki becerisini göstermelidir. Bunu yaptığında dükkan açıp çırak tutabilir ve siparişleri kabul edebilir. Rönesans ile sert ve disiplinli loncalar yerini atölyelere bırakır ve sanat zanaatçı ayrımı başlar. Resim, heykel ve müzikle uğraşanlar ön plana çıkarken zanaatçılar önemsizleşir. 19. yüzyılda akademik stilciliğe karşı olan Romantizmin ‘sanat sanat içindir’ söyleminde sanatın herhangi bir amacı olması gerekmediği, sadece kendi hizmetinde olduğu fikri geçerlilik kazanır. Böylece bağımsız sanat kavramı gündeme gelir. Ancak hiçbir sanat akımı ve düşünce sistemi uzun süreli olmaz. Geride kalıp yerini yeni anlayışlara bırakır. Yüzyılın ikinci yarısında endüstrileşme sonucunda beliren yeni kültürde eski biçim anlayışıyla yeni teknolojiye uygun ürün meydana getirilmeye çalışılır. Bu tür ürünlerde uyumsuzluk, taklit, içeriksiz bir özentilik, teknik ve sanatsal yetersizlik kısacası Kitsch denilen zevksizlik göze batar. Öte yandan sanat hala belirli bir kesimin ulaşabileceği değerli bir şeydir. Bu duruma bilinçli veya bilinçsiz tepkiler olur. Daha ucuza sanat eseri alma isteği doğar.

1850'lerde makinelerde çoğaltılan zevksiz ürünlere karşı bilinçli bir tepki olarak İngiltere’de görülen Arts and Crafts hareketi sanat ve zanaat ayrımına son verip endüstrileşmenin karşısında el emeğine dayanan üretimi canlandırmayı amaçlar. Yaratıcılık açısından ikisi arasında fark olmadığını gösterir. Orijinal ve yeni formların Ortaçağ’a özgü bir şekilde üretilmesini ister ve o dönemin loncalarını benimser. Eklektisizme karşı çıkıp özgün bir arayış içinde oluşuyla modern sanatın ilk aşaması olarak kabul edilen Arts and Crafts, sanatsal üretimde toplumsal sorumluluk kavramını endüstri çağında ilk ortaya atan akımdır. Sanatın insan için insan tarafından yapılması savunulur. Önemli ressam ve mimarlar yanı sıra zanaatçılar da birlikte mimarlıktan, duvar kağıdına, mobilyadan, kitap ve tekstil tasarımına uzanan farklı alanlarda estetiğe de dikkat ederek yalınlık ve işlevselliğin ön planda olduğu üretimlerde bulunurlar. 19. yüzyıl demir ve camın kullanılması ve makineye geçişten dolayı mühendislerin çağıdır. 20. yüzyılda endüstride dizayn sadece mühendislerin ilgilendiği bir alan değildir. Sanatçılar ve mimarlar da işin içine girerler.

1890-1905 arasında Avrupa ve Amerika’da yaygınlaşan Art Nouveau akımında da Arts and Craft’ın fikirleri benimsenir. Japon resimlerinden ve botanik kitaplarından etkilenen bu yeni stilin sloganı: zamanın sanatı ve sanatın özgünlüğü’dür. Mimaride, mobilyada, resimde, dekoratif sanatlarda, afişlerde, kitap süslemesinde ve mücevherlerde uygulanır. Akıcı, enerjik ve birbirinin içine girmiş formlar, dalgalı hatlar, güzel kadınlar, zarif çizimler, asimetri, çiçek, yaprak ve kıvrık dallardan oluşan bitkisel motifler dikkat çeker. Dökme demir mimaride hem süsleyici hem de taşıyıcı olarak kullanılır. Üslubun son dönemlerinde geometrik formlar artarken yalınlık, biçim ve fonksiyon arasında uyumsuzluğa da rastlanır. Geometrik Art Nouveau, Art Deco ve Bauhaus aynı tarihlere rastladığından bazen ayırmak zordur. Ülkesine ve tarihine bakmak gerekir. 1910’lardan sonra Art Nouveau’dan bahsetmek doğru olmaz. Almanya’da 1920’ler Bauhaus’tur, Amerika ve Fransa’da Art Deco’dur. 1920-30 yılları arasına tarihlenen Art Deco uygulamalı sanatlarda, dış ve iç mimaride görülür. İnce, ayrıntılı geometrik süsleme öğelerine yer verilir. Üretim el işçiliğiyle az miktarda da makine ile yapılır. Bu akımı özellikle mimaride tanımak kolaydır. Yapının tümüne yayılmış sade bir geometri hakimdir. Oranların mükemmeliyeti, kaliteli malzeme kullanımı ve formlardaki güzelliği yakalamak önemlidir. 

İki boyutlu düzlemde üç boyutlu nesnelerin değişik yönlerden gösterildiği, parçalandığı, fonksiyonlarını yitirdiği ve kolaj tekniğinin uygulandığı Kübizm, hıza, makineye ve harekete hayran ve yeni bir sanat anlayışı kurmak isteyen Fütürizm (1909-1924), ‘tekniğe karşı değil teknikle beraber’ sloganını benimseyen, dördüncü boyut olan zamanı önemseyen, dinamik uzay kompozisyonlarının ve hareketli heykel makine karışımı otomatların yapıldığı Konstrüktvizm gibi avangard anlayışlar da sanat ve tasarım tarihinde oldukça etkili olmuştur.

Geleneksel üslupları, inanışları, sarsılmaz sanılan değerleri yıkmaya çalışan ve anlamsızlığı önemseyen Dadaizm (1916-1922) tasviri ortadan kaldırarak sanatı özgür hale getirip yeni ufuklara götürmek ister. Dada bildirilerinde 'sanat yeni dünyanın doğuşu için uykuya dalıyor' diye yazar. Dada hareketi içinde yer alan Marcel Duchamp endüstri ürünü olan bir eşyaya da sanatsal anlam yükler. Endüstri ürünlerini bir araya getirerek ya da tek başına hiç dokunmadan sunar. Ona göre insanın kullandığı her şeyin etkili bir formu olabilir. Düşünce üretilen nesneden üstündür. Bu anlayış da 1960'ların sonlarında kavramsal sanatın ortaya çıkmasına etkendir.

Sanatın bireysel bilinçten kurtulup toplumsal bilince kavuşmasını amaçlayan Theo Van Doesburg ve Piet Modrian’ın oluşturdukları De Stijl’de (1917-1931) temel yuvarlak, kare, dikdörtgen gibi geometrik biçimler ve siyah, beyaz, sarı, mavi, kırmızı gibi ana renkler tercih edilir. De Stijl sanatçıları için yalınlık, saf renkler ve evrensellik önemlidir. Teknik, pratiklik ve güzellik iç içedir. Bu stilin örnekleriyle mimaride, mobilyada ve resimde karşılaşılır.

Almanya'da kurulan sanat ve tasarım okulu Bauhaus‘ta (1919-1933) dönemin önemli mimarları ve ressamları eğitim verir. Herkese ulaşabilmesi için sanatla zanaat farkını ortadan kaldıracak üretimlerde bulunurlar. Sanat, toplum, endüstri ve tasarım birbirleriyle ilişki içindedir. Bauhaus'a göre tasarımcı topluma faydalı olabilmeli ve sanat eseri sağlamalıdır. Atölyelerde her türlü kullanım eşyasıyla ilgili pratik çizimler gerçekleştirilir. Modelleri yapanlar makineleri ve imalat metotlarını da bilirler. Endüstrideki teknik değişimleri kabul edip uygularlar ama üretilenlerin yetkin, kaliteli ve sanatsal değeri olmasına da dikkat ederler.

Endüstriyel tasarımda 1950'lerde stil, 1960'larda fonksiyon, 1970'lerde estetik, 1980'lerde anlam, 1990'larda ise bireysel sunumlar ve deneysellik önem kazanır. Yakın geçmişe kadar dizaynda sadece kullanılabilirlik aranırken gittikçe ilk sıraya biçim yerleşir. Optik Sanat, Pop-art, Postmodernizm, Kitsch alternatif modeller olarak ortaya çıkar. 1950’lerde bireysel veya grup içinde bazı sanatçıların çalışmaları olsa da 1960'lı yıllarda gelişme gösteren Optik Sanat’ta renklerden, çizgilerden ve biçimlerden yararlanarak izleyende görsel tepkiler uyandırmak amaçlanır. 1960’lı yılların akımı ve kente özgü olan Pop-art’ta çok renklilik ve Dada’daki gibi herhangi bir hazıryapım eşyanın etkileyiciliği vurgulanırken ve sanat eseri gibi sunulurken, 1970'lerde moderne tepkili Postmodernizm’de minimalist formlarla süsleme bir araya getirilir. Bu hayatın her alanındaki kullanım eşyalarına yayılır. Modern anlayış kırıldıkça tarihselliğe dönüş başlar. Eski biçimlerden esinlenerek yenileri oluşturulur. İroniyle Kitsch’e ulaşan tasarımlar söz konusu olur. Tüm davranış ve eğilimler, her türlü biçim ve öğe sonuna kadar kullanılır.

1980'lerdeki sosyal, ekolojik ve kültürel gelişmeler stile de yansır. Sanatta 1960'ların kavramsallığından dışavurumcu ve figürlü anlatıma, mimaride ve dizaynda modernizmin ve fonksiyonelliğin kurallarına dönüş olur. Dizayn sadece reklamda, pazarlamada değil bireysel yaşamda da anahtar bir rol alıp medyada ve sergilerde bir oyun haline gelir. İdeolojik işlevsellikten vazgeçilir. Küçük ve tek parçalar, stillerin karışımı, alışılmamış malzemeler, bütün dünyayı kapsayan hisler, alt kültürlerden etkilenmeler, ironi, nükte ve kışkırtıcılık, tasarımcı grupların oluşması, kendi üretiminin dağıtımını yapma gibi özellikler görülür.


Günümüzde her şey bilgisayar programlarına bağlı olarak gelişim gösteriyor. Bilgisayar ortamı ve programlar tasarımcılara büyük kolaylıklar sağlıyor. Yeni çalışma alanları açılıyor. Eski dönemlere özgü stiller yeniden ele alınıp endüstriyel parçalarla bilimsel teknik detaylar birlikte şekillendiriliyor. Eklektik yaklaşımla yeni ürünler tasarlanırken dünyanın ekolojik ve ekonomik gidişatı da endüstride belirleyici oluyor. Duyarlı ve az tüketime yönlendiriyor. Tasarımlar teknik yönden gelişse de yeni hayat düzeninde yeni ihtiyaçlara yönelik doğal, doğaya uygun, geridönüştürülmüş ürünler, saf ve organik formlar, şeffaflık ve sürdürülebilirlik önem kazanıyor.

20. yüzyıl boyunca görülen avangard tutumlar sonucu çağdaş sanatta sınırlar kalmayınca her türlü insan üretimi sanat içinde değerlendirilebilir hale geldi. Sanatta geleneksellik kırılıp resim, fotoğraf, endüstri ürünleri, heykel, yazı ve hayatımıza giren pek çok nesne bir araya getirilip sergilenir oldu. Sanat dalları iç içe geçti. Klasik resim, heykel, seramik gibi sanat eğitimi alanlar da enstalasyon olarak adlandırılan çalışmalarla güncel sanat içinde yer aldılar.

Kant'a göre sanatçının bir güzelik yaratması amaç için amaçtır. Zanaatçının ya da tasarımcının bir eşya tasarlaması yarar için amaçtır. Tabi ki tasarlarken estetik yönüne de dikkat edilebilir. Öte yandan sanatçının çalışması da estetik olmasının yanı sıra ruhu besler ve daha somut biçimde dünyada iyi yönde değişimlere neden olabilir. Bir duygu uyandırmasıyla birlikte yarar amacı da olabilir. Herbert Read 1930'larda sanatın kişiyi tinsel bakımdan etkileyen olduğunu söyler. Sanat olan her şey bir tasarım sonucudur ama tasarım ürünü olan her şey sanat olamaz. Aynı şekilde her sanatçı bir tasarımcıdır ama her tasarımcı sanatçı değildir. Dizaynda nesnede form ve fonksiyon ilişkisi vardır. Sanat eserinde ise bu aranmaz. Orijinallik önemlidir; o tek olandır, benzeri yoktur. Günlük hayatta kullanılan her türlü obje ve ürün ise seri üretimdir. Ancak bazı tasarımlar çoğaltılsa da farklılıklarıyla, şaşırtıcılığıyla, tekniğiyle, formuyla ve yeniliğiyle sanat olarak nitelendirilebilir.

Ticari amaç, insanların beklentilerinden yola çıkarak fonksiyonu önemseme gibi şeyler sanata pek yakın durmaz. Tabi bunun aksini sanatta da ticaretin olabileceğini söyleyenler de vardır ama sanatçı ortaya bir şeyler çıkarırken bunun sonucunda kazanacağı maddi şeyleri düşünmez. O kazanım her şey bittikten sonra gelir. Sanatçının bakışı ve içinden akıp gidenleri yakalamasıdır öncelik. Duygular, istekler, sezgiler, korkular, hayaller, gerçekliğin görüntüleri, gizemli olanın hem rahatlatan hem huzursuz eden yanı, varoluş, insan olmanın getirdiği her şey ruhsal boyuttan süzülerek seçilen malzemeye sanatçının birikimleriyle akar. Bu da katharsis'tir. Bir paylaşım olur. Beğenilme, takdir görme beklentisi olmadan veya ticari kaygılar duymadan içtenlik ve sahicilik iletilebiliyorsa sanatçı ve eserinin bütünlüğünden söz edilebilir.

Son yıllarda hayatımızı kolaylaştıran eşyalar iyice karmaşıklaşıp artarken makine üretimi nesnelerde form disiplini, pratiklik, uyum, göze hitap etme ve zarafet de söz konusu olabilir. Kişiye mutluluk ve huzur veren nesnelere belli bir estetik beğeniyle yaklaşılıp hoş bulunabilir. Sanat ve yaşam ayrı değildir aynıdır. Sanat ve sanatçı günlük yaşamdan da uzak olmamalıdır. Tasarım, bilim ve teknoloji yanı sıra sanata da çok yakın durabilir. Tasarlanan bir şeyin sanata dönüşmesi onu üreten kişiyle ve üretim amacıyla ilgilidir.

Lebriz.com

Yazarın izniyle alınmıştır.
 

› Köşe yazıları
TC Kültür ve Turizm Bakanlığı / Ministry of Culture and Tourism
UNESCO'nun Türkiye'deki ''Dünya Miras Alanları'' Listesi
Sayit Hidayetoğlu
Assos (Behramkale) ve Filozofları
Kutlay Doğan
Müzecilik
Türkiye Seramik Federasyonu
Türk Seramikleri
Muhittin Serin
ABD'deki Bazı Kütüphanelerde Bulunan İslam El Yazma Eserleri
Aktüel Arkeoloji Dergisi
Osman Hamdi Bey
Prof. Önder Küçükerman
'Beykoz' Camları Kimliği
Nalan Yılmaz
Tasarım Sanat mıdır?
Doç.Dr.Rüstem Aslan
Mitoloji ile Arkeolojinin Buluştuğu Yer - TROY
Prof. İsmail Öztürk
Etnografya Müzeleri
Prof. İsmail Öztürk
Koruma Kültürü
Doç Dr Sabri Çakır
Folklor ve Etnografya Kavramları
Prof. İsmail Öztürk
El Sanatı (Zanaatı) Ve Sanat Kavramları I
Prof.İsmail Öztürk
EI Sanatı (Zanaatı) Kavramı Üzerine II
Prof. İsmail Öztürk
El Sanatlarının Günümüzdeki Sorunları Ve Öneriler
Dr.Mehmet Yardımcı
Geleneksel Kültürümüzde Taş
Birsen Malkoç
Tüm hakları saklıdır. © 2024 idesanat.com
Önemli Bilgiler
1. İçeriğimizi başka bir sitede paylaşıyorsanız, lütfen kaynak belirtmeyi unutmayın, ilginize teşekkür ederiz.
2. Sitemizde bulunan bir içeriğin telif haklarına veya yasalara aykırı olduğunu düşünüyorsanız lütfen bize bildirin.