Çağdaş dünya içinde yapılması zor ama bir o kadar önemli olan ‘kendi kültürünle var olmak’ tır.
Bu da ancak toplumların kendilerine ait, doğru bilgilere dayalı, çağın gereksinimlerine uygun, yaygın ve nitelikli bir koruma kültürünün varlığı ile mümkündür.
Kültürün temelinde zaten bir koruma söz konusudur. Koruma her şeyden önce bilinçli bir davranışı gerektirir. Konu bu açıdan ele alındığında, kültürel, ekonomik, sosyal boyutu olan bir dizi eylemi kapsayan koruma olgusu, ortak bir katılımı ve disiplinler arası bir çalışmayı zorunlu kılmaktadır.
Ülkemizde konu iki yönüyle dikkat çekmektedir. İlki çağdaş dünya koşullarında oluşan yeni eğilimlerin belirlediği yaşam gereği, geleneksel değerlerin değişime uğraması, kimilerinin ortadan kalkması; İkincisi ise kültür tarihimiz açısından çok önemli olan , değişen, kaybolan bu değerleri sonraki kuşaklara aktarılması sorunudur. Bu nedenle geleneksel sanatlarımızın ve genelde kültürümüzün maddi ürünlerinin işlevleri ile birlikte koruma altına alınmasının gerekliliği gün geçtikçe önem kazanmaktadır.
Kültürel varlıkların korunmasına ilişkin uluslar arası düzeyde ilk büyük girişim II. Dünya savaşı sonrasında Birleşmiş Milletler bünyesinde 16 kasım 1945 tarihinde imzalanan bir sözleşme ile UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu) kurulmasıyla başlamıştır. Bir başka uluslar arası girişim ICOM (Uluslar arası Müzeler Birliği) 1947 yılında ilk toplantısını yaparak koruma anlayışında yeni gelişmeleri tartışmaya açmasıyla kültür varlıklarının tüm toplumların ortak malı olduğu düşüncesinden yola çıkılarak onlarla ilgilenilmesi ve eğitimi önem kazanmıştır.
Dünyada olduğu gibi ülkemizde de korumacılık bilinci gelişmektedir. Sivil toplum örgütleri, belediyeler, devlet yöneticileri, çevreyi korumaya, mimari dokunun koruma altına alınmasına , yeni müzeler kurulmasına özenle yaklaşmaktadırlar.
Korumanın temelinde nicel ve niteliksel olarak var olanı yaşatma düşüncesi vardır. Söz konusu sürekliliğin sağlanması için öncelikli olarak neyin, niçin ve nasıl korunacağının doğru tanımlanması gerekmektedir. Korumanın doğru tanımlanması ve amacına ulaşması ise ancak doğru bir belgeleme çalışması ile mümkündür.
|