anasayfa kategoriler idesözlük müze rehberi köşe yazıları sunumlar amacımız bize ulaşın
Köşe yazıları
Prof. İsmail Öztürk
El Sanatlarının Günümüzdeki Sorunları Ve Öneriler

 

EI Sanatlarının Günümüzdeki Sorunları

 

Günümüzde el sanatlarımızın korunması ve yaşatılmasına ilişkin birçok kuruluşun girişimleri olmaktadır. Sözgelimi; Tarım ve Köy işleri, Sanayi ve Ticaret, Kültür, Turizm, Milli Eğitim Bakanlıklarına bağlı birçok kuruluş bu alanda hizmet vermektedir. Ancak bu kuruluşlarca yürütülen çalışmalarda el sanatlarına farklı açılardan yaklaşılması, bu alandaki çalışmaları daha da çıkmaza sokmuştur denebilir.(1)

 

İlk bakışta el sanatları alanında uğraş veren kurumların bir çatı altında toplanması bir çözüm olarak görülebilir. Aslında bunun da köklü bir çözüm olacağı tartışma götürür. Çünkü el sanatı üreticisinden öğrenilecek çok şeyin olmasına karşın, bu kesime birşeyler öğretilmeye kalkıldığı sürece çözüme ulaşmak oldukça zor olsa gerektir.

 

Yapılacak öncelikli işlerin başında belki de, bu alanda hizmet veren kamu ve özel kuruluşların, kişisel çalışma yapanların, eğitim kurumlarının el sanatlarına ilişkin ülke genelinde, nerde ne var, hangi el sanatları nerelerde yapılıyor, bu alanda çalışan kişiler ve yaptıkları ürünler gibi konularda bir envanter çalışmasının yapılması gelmektedir.

 

Envanter çalışmasının ilk aşaması, şimdiye kadar yapılmış araştırmaların (yayınlanmış ya da arşivlenmiş olan eldeki bilgi ve belgelerin) dökümünü çıkarmak olmalıdır. Ikinci aşamada günümüzde üretimi yapılan el sanatlarının ülke genelindeki durumunun saptanması gelir. Böylece envanter sonuçlarına göre el sanatlarının hangilerinin nerede nasıl destekleneceği konusunda sağlıklı girişim yapılabilecektir. Bir başka deyişle, sorunlar ve çözüm yolları daha açık görülebilecektir.

 

Ülkemizde, geçmişteki değer yargıları hızla değişime uğramakta, bilinenlerin ötesinde yeni ölçüler aranmak zorunluluğu doğmaktadır. Ancak günümüzde, gerek ulusal gerekse evrensel değişimlerin boyutlarını belirleyerek, alışılmış ölçülerin nerelerde gerçeklerle kesiştiğini, nerelerde eksik kaldığını saptamak kolay olmasa gerektir.(2) Bu nedenle el sanatları alanında uğraş verenlerin, toplumdaki değişime göre, gelişen (yeni oluşan) beğeniler doğrultusunda üretimleri gündeme getirmek gibi bir görevleri olmalıdır. Ancak ülkemizde, bu konuda amaca uygun hizmet üretecek yerel örgütleri olan kurumların ve bilinçli yöneticilerin varlığı tartışılır. Çünkü bu alanda hizmet veren birçok kamu ve özel kuruluşun veya kişisel çalışma yapanların olmasına karşın, el sanatlarımızın hangi alanına el atılsa birçok sorunla karşılaşılmaktadır. Bu sorunların bir bölümü mikro düzeyde, yani o alanın iç yapısından kaynaklanmasına karşın, bir bölümü de makro düzeyde, yani ulusal kültür değer ölçülerine kadar uzanırlar. Türk el sanatları makro düzeyde, yani milli kültür değer ölçüleri açısından ele alındığında iki büyük sorunla karşılaşılır. Bunlardan birincisi; el sanatlarının birçoğunun günümüzde kaybolduğu veya kaybolmaya yüz tutmuş olduğu, ikincisi ise; el sanatları adı altında Türk kültürüne ters düşen asılsız, taklit üretimlerin yapılması veya Türk el sanatlarının özgün ürünlerinin, milli kültüre ters düşecek asılsız taklitlerle değiştirilme girişimlerinin olduğudur.

 

Günümüzde modernlik düşüncesi çerçevesinde, toplumun geleneksel yapısıyla uyuşmayan el sanatı örneklerinin toplumca benimsenmeye başladığı açıkça görülür olmuştur.

 

Toplumdaki değişim gereği, yenilenen ihtiyaçlar, yeni kullanım araçlarını ve yeni biçimlenmeleri de birlikte getirecektir. Ancak bu yeni kullanım araçları ve yeni biçimlenmeler çarpık bir modernleşme ve moda düşkünlüğü gereği olmamalıdır.

 

Bugün ülkemizde, el emeğine dayalı üretimlerde yeni gereksinmeler için geleneksel Türk el sanatlarından yararlanılacak yerde, hızlı bir arabeskleşme içinde, taklide katkıda bulunarak, neredeyse, yüzlerce yıllık kültürel birikime sırt çevrilmektedir. Bunun yanında ilerleyen teknik olanaklar geleneksel Türk sanatlarında sözü edilen arabeskleşmede etken olurken, bir dönemin Türk toplumuna özgü motif ve desenler de yerlerini asılsız, zevksiz şekillere bırakmaktadır. Sözgelimi; Türk mimari süslemesinde temel öğelerden olan çininin kullanım alanları gittikçe azalmakta, yine Türk toplumunda iç mekan süslemesinde önemli yeri olan halı ve kilimlerimizin yerini makine üretimi zevksiz ürünler almakta, böylece eski sanat eserleri de kültürel olgudaki işlevlerini yitirmektedirler.

 

Yukarıda belirtilen kaygılarla bile olsa, geleneksel Türk el sanatlarının bazılarının geliştirilmeleri, özellikle üretim ve pazarlamalarının yönlendirilmesi için, öncelikle milli kültür değerlerinin bu alanda öncü olabileceği bilincinin yayılması gerekir. Bu düşünce, yalnız üretici tarafından değil, tüketici tarafından da benimsenmelidir.

Eğer halı, kilim, çini, oya vb. geleneksel Türk el sanatlarından değerli örneklerin toplumumuzca yeniden kabul görmesi sağlanırsa, halkımızca aranır duruma getirilirse, üretici bu örneklere yönelecek, iç pazarın kaliteli üretime doyum sağlaması da dış pazarın gelişmesine olanak sağlayacaktır.

 

EI sanatlarımızın mikro düzeyde ele alınması, onun iç yapısından kaynaklanan sorunlar açısından tartışılmasını gerektirir.

 

Günümüzde, el sanatlarının temel sorunlarına inilmeksizin, bu konuda bir şeyler söylemeye, birşeyler yapılmaya çalışılmaktadır. EI sanatları üzerine yapılan bu yüzeysel yaklaşımların iyi sonuç vermemesi, bu alanın iç yapısından gelen sorunların yeterince bilinmediği izlenimi vermektedir. Bu alanda ham madde sağlanmasından, pazarlamasına kadar geçen sürede bir tüketim malzemesi olarak ne gibi bir çabayı gerektirdiği, günümüz ekonomik yaşamında bile tüm yönleriyle önemsendiği pek söylenemez. Sözgelimi, halı konusunda, üretim yöresinin genel yapısı, halının kalite ve desen özellikleri gibi konular iyi belirlenmeden yapılacak girişimlerin yanılgılara neden olabileceği, hatta el sanatlarımızdan bazılarının günümüzde tüketim alanı bulabileceği üzerinde çalışmalar sürerken, öte yandan bugün işlevini yitirmiş olmalarına karşın yeniden üretime sokulabilecekler saptanmadan, bunların iç ve dış pazarlardaki yerleri belirlenmedan yapılacak atılımların sağlıklı olmayacağı söylenebilir.

 

Kısaca, el sanatlarımızın iç yapısından kaynaklanan başlıca sorunlar şöyle sıralanabilir:

1. Hammadde Sorunu:

Sağlıklı bir üretim için güvenilir kalitede hammaddenin sürekli ve dengeli biçimde piyasada bulundurulması gerekir. Üreticinin her zaman bulabileceği bu hammaddelerin kalite kontrollerinin yapılmış olması gerekir. Sözgelimi; halıda, iplik ve renkler, yörelerde üretilen halıların kalitelerine göre, standartlara uygun biçimde üreticiye verilebilmelidir.

 

2. EI Sanatı Ürünün Türüne Göre, Form veya Desen Sorunu:

EI sanatlarında yeni görünümler kazandırmaya, yerel öz ve biçimlere yönelik yaratıcı gücün oluşturulmasına öncelik verilmelidir. Çünkü iç ve dış pazarlarda alıcıların beğenisini kazanmada, ürünün kalitesi kadar görünümü de etkin rol oynar. Bu nedenle, yeni desen ve formlar, yerel öz ve biçimleriyle yeni istekleri karşılayacak yönde üreticinin hizmetine sunulabilmeli, veya denetimli olarak üretime girmesi sağlanabilmelidir. Bu girişim, hem bölgesel örneklerin özelliklerinin korunmasında hem de günümüz pazarlarında eski ve yeni üretimlerin değerlendirilmesine katkı sağlayacaktır.

 

3. Standart Üretim Boyama Gibi Yardımcı Unsurlar Sorunu:

Bölgesel özellikleri farklı olan çok sayıda el sanatı örneklerinin yerel öz ve biçimleri korunarak üretilebilmeleri, standart üretime girebilmeleri için, hammaddeden başlayarak üretim sonuna kadar belli kurallara uymayı zorunlu kılar. Sözgelimi; halıyı ele alırsak, ülkemizin değişik yörelerinde farklı desen ve kalitelerde birçok halı üretilir. Bu farklı türdeki halılar, bölgesel özelliklerine uygun standartlar içinde üretime sokulabilir. Sözü edilen standart, ham madde, boya, desen veya forma kadar uzanan bir dizi konuyu içine alır.

 

4. Üreticinin Desteklenmesi, Üretim ve Pazar Sorunları:

EI sanatlarının her hangi bir dalında üretici durumunda olanların, üretimlerini sürekli kılabilmeleri için, yukarıda belirtilen konularda ve parasal bakımdan desteklenmeleri gerekir. Ayrıca el sanatı ürünlerin tüketiciye ulaşmasında uygun dağıtım ve pazarlara açılması, pazar isteklerinin de üreticiye yansıması gerekir.

 

Öneriler

Geleneksel Türk el sanatlarının günümüzdeki sorunları tartışılırken, sorunlar ve bu sorunların çözümünde görev alan kamu kuruluşlarının görevleri ve özel girişimler üzerinde fikir üretilmeye çalışıldı. Bu bilgiler ışığında geleneksel Türk el sanatlarının sorunları şöyle sıralanabilinir:

 

. EI sanatlarımızın çeşitli dallarına kaynaklık edecek örneklerin değerlendirmeye sunulmasındaki güçlükler.

. Elde var olan özgün örneklerin şablonlarının istenildiği biçimde hizmete sunulmaması ve dolayısıyla sanatsal denetim ve eğitimin eksikliği.

. Moda denilen, süresi ve kapsamı belirli geçici akımlara bilinçsizce kapılınarak, el sanatlarının bu akımlardan zarar görmesi, yozlaşmaya, taklide yönelme.

. EI sanatlarının çeşitli dallarında, el sanatı özelliğini kaybettirmeden sanayileşmenin kolaylıklarından yararlanılamama.
. EI sanatlarımızın birçok alanında usta-çırak dönemindeki eğitim ve beceriye ulaşamama.

. Kaliteli ve günlük yaşamda işlevi olabilecek el sanatı ürünler üretip bu ürünlere pazar arama yerine, kalitesiz ürünlere pazarlama fırsatı verme vb.

 

EI sanatlarımıza ilişkin bu ve benzer sorunlara çözüm bulunabilirse; sanırım, el sanatlarımızın yüzyıllar içinde olgunlaşarak günümüze ulaşan özgün örnekleri kaybolmaktan kurtarılacak, bu örneklerin özellikleri korunarak gelişmesi sağlanacak ve değişen, ancak taklit olmayan el sanatı örnekler yeni teknik olanaklar içinde geliştirilip yönlendirilebilecektir. Yukarıda belirtilen nedenlerle el sanatlarımıza ilişkin sorunların çözülmesi, bu alana hizmet veren kamu ve özel girişimlerin iyi değerlendirilebilmesi için

 

. EI sanatı ürünlerinde görülen yozlaşmanın önüne geçilmeli

. Teknik ve sanat açısından kalite yükseltilebilmeli

. Yükseltilen kalite yanında, üretim de arttırılmalı, ancak artırılan kaliteli üretim, bireysel çabalarla değil, organize edilmiş kurumsal katkılarla harekete geçirilmelidir.

 

Kamu kuruluşları desteğinde organize edilmiş çabaların, el sanatları alanında etkin olabilmesi için de:

 

. EI sanatlarımızın bilimsel esaslara uygun olarak araştırılması

. Araştırma sonunda ortaya çıkan bulguların değerlendirilmesi

. Değerlendirilen bulgulara göre üretimin yönlendirilmesi gerekir.

Sonuç
Ülkemiz, endüstri ülkesi olmak için çaba göstermektedir. Artan iş gücü sürekli endüstri merkezlerinin bulunduğu kentlere doğru kaymaktadır.

Buna bağlı olarak toplumda ekonomik ve toplumsal değişim gözlenmektedir. Bu değişimler sonucu, eskiden olduğu gibi (bir başka deyişle, el sanatı üretiminin yaygın olduğu dönemlerde olduğu gibi) el sanatı üretimin sürmesini beklemek anlamsız olur. Endüstrileşmenin doğal sonucu olarak kimi el sanatları bir yandan işlevlerini yitirdikleri için, diğer yandan o alanda uğraş verecek ustaların kalmayışı nedeniyle, ya biçim değiştirecek, ya da ortadan kalkacaktır. Işte bu alanda uğraş veren kesimin (üretim ve üreticiyi yönlendiren kesimin) bu aşamada yapacak girişimleri vardır, olmalıdır.

 

Yapılacak işlerin başında geleneksel el sanatlarımızdan yaşayanları ve ürün olarak günümüzdeki kalıntılarını saptamak, onları el sanatlarımızın tarihsel gelişimi içinde değerlendirmek, endüstrileşen toplumun gereksinme duyduğu alanlarda bu birikimi ekonomik gerçekıere uygun biçimde hizmete sunmak gelmektedir.

 

Bu değerlendirmeler yapılırken, günümüzde el sanatlarımızdan kimilerinin kaybolmasına bir başka etmen de göz önüne alınmalıdır. Sözgelimi; at ve benzeri hayvanların insanların iş yaşamında kullanılan araç olmaktan çıkması nedeniyle, bu alanda kullanılan el sanatı ürünlerin (palan, eğer, koşum gibi) doğalolarak ortadan kalkması gibi. Bu el sanatı ürünlerin insan yaşamında kullanma olanakları kalmadığı için ortadan kalkmalarını doğal karşılamaz, bunların üretiminin sürmesini istersek, yapacağımız yatırımlar karşılığını alamaz. Ancak örneklerini yaşam içindeki işlevi ile birlikte müzelerimize kazandırmak gerekir.

 

Sonuçta kısaca şöyle söyleyebiliriz; geçmişteki el sanatı ürünlerimizi, günümüzü değerlendirmede,geleceğe yön vermede kullanmak üzere araştırıp öğrenmemiz gerekir. Böylece gelecek kuşaklara neyin, nasıl aktarılması gerektiği konusunda daha çok bilgi birikimi sağlamış olacağız. Bu açılardan bakarsak konuya hem kültürel, hem de ekonomik değer olarak bakmak zorunluluğu vardır.

1 İsmail Öztürk: Tekstil EI Sanatları Üzerine Düşünceler. Milliyet Sanat Dergisi Yeni Dizi 8.sayl 9/1980 s.1 06-1 07
2 İsmail Öztürk: Geleneksel Türk EI Sanatlarının Günümüzdeki Durumuna Halıcılık Örneğinde Bir Bakış.

Türkiye'de Sanatın Bugünü ve Yarını. Ankara 1985 s.451 – 458
 

İsmail Öztürk:Geleneksel Türk El sanatlarına Giriş, Özdemir Basım Yayım ve Dağıtım Ltd.Şti., Ankara 1994,

› Köşe yazıları
TC Kültür ve Turizm Bakanlığı / Ministry of Culture and Tourism
UNESCO'nun Türkiye'deki ''Dünya Miras Alanları'' Listesi
Sayit Hidayetoğlu
Assos (Behramkale) ve Filozofları
Kutlay Doğan
Müzecilik
Türkiye Seramik Federasyonu
Türk Seramikleri
Muhittin Serin
ABD'deki Bazı Kütüphanelerde Bulunan İslam El Yazma Eserleri
Aktüel Arkeoloji Dergisi
Osman Hamdi Bey
Prof. Önder Küçükerman
'Beykoz' Camları Kimliği
Nalan Yılmaz
Tasarım Sanat mıdır?
Doç.Dr.Rüstem Aslan
Mitoloji ile Arkeolojinin Buluştuğu Yer - TROY
Prof. İsmail Öztürk
Etnografya Müzeleri
Prof. İsmail Öztürk
Koruma Kültürü
Doç Dr Sabri Çakır
Folklor ve Etnografya Kavramları
Prof. İsmail Öztürk
El Sanatı (Zanaatı) Ve Sanat Kavramları I
Prof.İsmail Öztürk
EI Sanatı (Zanaatı) Kavramı Üzerine II
Prof. İsmail Öztürk
El Sanatlarının Günümüzdeki Sorunları Ve Öneriler
Dr.Mehmet Yardımcı
Geleneksel Kültürümüzde Taş
Birsen Malkoç
Tüm hakları saklıdır. © 2024 idesanat.com
Önemli Bilgiler
1. İçeriğimizi başka bir sitede paylaşıyorsanız, lütfen kaynak belirtmeyi unutmayın, ilginize teşekkür ederiz.
2. Sitemizde bulunan bir içeriğin telif haklarına veya yasalara aykırı olduğunu düşünüyorsanız lütfen bize bildirin.