anasayfa kategoriler idesözlük müze rehberi köşe yazıları sunumlar amacımız bize ulaşın
Köşe yazıları
Prof. İsmail Öztürk
Etnografya Müzeleri



Türkiye’de toplumun kültürel değerlerinin toplandığı bir etnografya müzesi kurulması düşüncesi, kurtuluş savaşından hemen sonra 1924 yılında canlanır.
Cumhuriyetin ilanından sonra başlayan yeni yapılanma döneminde Milli Eğitim Bakanlığına bağlı kuruluşlar arasında ‘Milli kültürümüzü korumak’ amacıyla bir Hars Müdürlüğü (Kültür Müdürlüğü) ve ayrıca dönemin fikir adamlarından oluşan bir kültür komisyonu kurulmuştur.

Cumhuriyetin ilk yıllarında Milli Eğitim ve Öğretime yeni bir yön vermek isteyenler ülke genelinde anketlerle, Türk kültürüne ilişkin bilgiler toplamaya başlarlar. Bu çalışmayı yapanlar Etnografya Müzesinin bu konuda oynayacağı rolü anlamışlardır.

Halk Müzesinin kurulmasına hazırlık olmak üzere özel bir komisyon kurulmuştur. Komisyonun satın aldığı 1250 eser önce Darülfunun’da bir odada saklanmış, sonra bu küçük koleksiyon Süleymaniye Külliyesinde bir binaya taşınmıştır.
Ankara Etnografya Müzesi, Hars Dairesinin Müzeler, Kütüphaneler ve güzel sanatlar şubelerine ayrılması üzerine, 1927 tarihinde Ankara’nın Namazgah olarak bilinen mevkinde kurulmuş, 18.7.1930 tarihinde halkın hizmetine açılmıştır. 1938-1953 yılları arasında Atatürk’e mezar görevide yapan müze Ekim 1956 tarihinde Uluslararası Müzeler Alanında Hamle Haftası nedeniyle yeni bir düzenlemeyle halka açılmıştır.

Ülkemize ait etnografik malzeme zenginliği bilinen bir gerçektir. Ancak tarihsel gelişim içinde bu zenginliği sistemli biçimde günümüz insanına kazandırdığımız da söylenemez. Çünkü etnografyanın ülkemizde konuşulduğu yıllarda yapılan girişimler, sonraları yeterince önemsenmediği için cumhuriyet döneminde kullanılan ve geçmiş dönemlerdeki kültürel yaşamımıza ışık tutacak pek çok ürün bugün müzelerimize ve koleksiyonlara yeterli ölçüde kazandırılamamıştır.

Bir ülkenin kültür tarihine ışık tutacak, o ülkede yaşayan insanların maddi ve manevi kültür öğeleri ile ilgili eşyayı, sistemli bir biçimde toplamak, sınıflandırmak, teşhir etmek amacına yönelik hizmetler, kurulan ve kurulacak olan etnografya müzelerinin görevidir. Bu açıda ülkemizde kurulan etnografik müzelerle ilgili çalışmalara bakıldığında , müze sayısının oldukça az olduğunu görüyoruz.

Halk yaşamına ilişkin geniş bir yelpazede yer alan etnografik eserlerin seçimi, sergilenmesi, kısaca müze ve koleksiyonlara kazandırılması ve derlenirken dikkat edilmesi gereken hususlar da önem taşımaktadır.

Etnografik eser denilince, halkın zevk, duyuş ve geleneklere göre kendi ürettiği veya başka bir toplumdan alarak zamanla zevk ve göreneklerine göre kendine mal ettiği eserler akla gelir.
Bu tür eserlerin çoğunda sanatsal ağırlık pek aranmaz. O kadar ki bazen halkın hiç değer vermediği sıradan bir örnek bilimsel açıdan önemli olabilir.
Bu durumda etnografik eser toplayan birinin  eserin sanat ve estetik değerinden çok  belli bir topluma özgü oluşu ve toplumca kullanılmış olup olmamasına, toplumdaki işlevine dikkat etmesi gerekmektedir. Bu durumda kimi etnografik eserlerde uslup saflığı da pek aranmaz.

Etnografik eşyayı müzeye veya koleksiyonlara kazandırma girişimlerinde bulunan biri için üzerinde durulması gereken konuların başında, nadir eşyaları toplama merakından korunmak gelir. Tersi yapıldığında antika eşya toplamak ön plana geçer bu da, toplumun yaşam biçimine yönelik örneklerin toplanması yerine, özellikleri belli, estetik değer taşıyan, antik değerleri olan eşyalar toplanmasına ortam hazırlar.

Etnografik eşya olarak nitelenen, genelde müzelerde ve koleksiyonlarda yer alan eserlerin teşhire sunulabilmesi için bu eşyanın yerel adı, yapıldığı yörede yapılış ve kullanılış alanının iyi belirlenmesi gerekir. Ayrıca bu eserin varsa görüldüğü başka yöreler yani yayılım alanı ve varyantlarına ilişkin bilgilerinde yer alması yararlı olur.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının  kendi toplumlarını tanımada, toplumun tarihsel gelişimi içinde aldığı yeni görünümleri, yarattığı kültürel ve sanatsal değerleri görüp ona sahip çıkma bilincinin oluşmasında müzelerin rolünü yadsıyamayız.
Türk toplumunun ortak değerlerinin önce ülkenin genelinde sahip çıkılan, tanınan ve korunan durumuna getirilmesinde Etnografya müzelerinin önemi tartışılmaz.
Ülke genelinde ülke kültürü ve sanatına yönelik bilinçli bir kuşak yaratmak uluslararası tanıtımda yardımcı olacaktır.
Olanaklar ölçüsünde açılacak bölgesel etnografya müzelerine ve bu müzelerde görev alacak uzman elemanlara gereksinme vardır.
Çünkü, ‘yok oldu’, ‘kayboldu’ dememize karşın ülkemizde bir çok etnografya müzesini dolduracak etnografik eşya vardır.

 

› Köşe yazıları
TC Kültür ve Turizm Bakanlığı / Ministry of Culture and Tourism
UNESCO'nun Türkiye'deki ''Dünya Miras Alanları'' Listesi
Sayit Hidayetoğlu
Assos (Behramkale) ve Filozofları
Kutlay Doğan
Müzecilik
Türkiye Seramik Federasyonu
Türk Seramikleri
Muhittin Serin
ABD'deki Bazı Kütüphanelerde Bulunan İslam El Yazma Eserleri
Aktüel Arkeoloji Dergisi
Osman Hamdi Bey
Prof. Önder Küçükerman
'Beykoz' Camları Kimliği
Nalan Yılmaz
Tasarım Sanat mıdır?
Doç.Dr.Rüstem Aslan
Mitoloji ile Arkeolojinin Buluştuğu Yer - TROY
Prof. İsmail Öztürk
Etnografya Müzeleri
Prof. İsmail Öztürk
Koruma Kültürü
Doç Dr Sabri Çakır
Folklor ve Etnografya Kavramları
Prof. İsmail Öztürk
El Sanatı (Zanaatı) Ve Sanat Kavramları I
Prof.İsmail Öztürk
EI Sanatı (Zanaatı) Kavramı Üzerine II
Prof. İsmail Öztürk
El Sanatlarının Günümüzdeki Sorunları Ve Öneriler
Dr.Mehmet Yardımcı
Geleneksel Kültürümüzde Taş
Birsen Malkoç
Tüm hakları saklıdır. © 2024 idesanat.com
Önemli Bilgiler
1. İçeriğimizi başka bir sitede paylaşıyorsanız, lütfen kaynak belirtmeyi unutmayın, ilginize teşekkür ederiz.
2. Sitemizde bulunan bir içeriğin telif haklarına veya yasalara aykırı olduğunu düşünüyorsanız lütfen bize bildirin.