19. Yüzyıl'da Beykoz bölgesinde başlatılmış camcılığın ürünlerini yan yana dizip, bunlara kulağınızı dayarsanız, aslında çok ilginç ve renkli bir yarışın öyküsü dinlersiniz. Çünkü bu camları izleyerek, uzun bir süre içinde yaşanmış olan 'uluslararası sanayi rekabetini, siyasal kararları, büyük yatırımları, başarısızlıkları, başarıları', sanki değişik bir dilde yazılmış 'özel bir cam eser olarak' dinleyebileceğinize inanıyorum.
Ama tarihi Beykoz camlarının belki de asıl önemli yanı, biçimsel güzelliklerinin ötesinde, gerçekte son 'iki yüz yılın uluslararası sanayi ve sanat yarışının günümüze kadar gelebilmiş ürünleri' olarak taşıdığı çok yönlü anlamıdır.
Üstelik, Beykoz camları, bu yönleriyle de Osmanlı İmparatorluğu'nun büyük önem vererek başlattığı bir dizi sanayileşme projesinin camcılık konusunda elde ettiği 'ürün kimliği ölçeğindeki' çok başarılı temsilcileridir.
O nedenle, bugün müzelerin ve koleksiyonların camlı bölmelerinde sessizce duran Beykoz camları, gerçekte 19. Yüzyıl'da, Boğaziçi bölgesini bir tür gelişmiş sanayi bölgesine dönüştürme projelerinin heyecan dolu ve yapıcı günlerini temsil etmektedir. Bu yüzden o camların her biri, dönemlerinin hareketli olaylarını özetleyen birer sessiz 'İstanbul eseri'dir.
Diğer yandan bu eserler Beykoz bölgesindeki yaklaşık iki yüz yıllık bir 'Yaratıcılık sürekliliğinin' temsilcileridir. Ve her yönden o dönemdeki sanatımızın, şiirimizin, müziğimizin ve kültürümüzün cam teknolojisi üzerinde yorumlanarak, özetlenerek yansıması olarak, özel bir anlam da taşırlar.
Beykoz camları, aslında Sultan III. Selim ile başlayan bir yeniliğin simgeleri olmakla birlikte, bugün artık Boğaziçi'nin 19. Yüzyıl'daki şiirini, müziğini ve sanatını simgeleyen bir marka olmuştur.
200 Yıllık Boğaziçi Cam Mirası İçinde Beykoz Camları
Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları A. Ş. , Ekim 2002
Yazarın izniyle alınmıştır.
|