Assos
Assos, günümüzde Çanakkale’nin Ayvacık ilçesinde, antik Troad yarımadasının güneyinde deniz kıyısında bir yerleşim yeri. M.Ö. 7. yüzyılda, karşısındaki Lesbos (Midilli) adasının Methymna şehrinden gelip yerleşenler tarafından kurulmuş, bu güne kadar kesintisiz olarak yaklaşık 2700 yıldır önemli bir yerleşim merkezi olarak varlığını sürdürmektedir. Assos 14. yüzyılda Sultan Murat Hüdavendigar zamanında Osmanlı topraklarına katılmış ve 'Behramkale' adını almış.
Denize 238 metre yükseklikten bakan tepede bulunan ve kalıntıları bugün de görülebilen Athena Tapınağı, M.Ö. 540-525 yıllarında Assos Pers İmparatorluğu’nun yönetimi altında olduğu dönemde yapılmış. Bugünkü Behramkale köyü ile iç içe bitişik kalıntılar, eski çağlardan itibaren alınan taşların ve sütunların köy evlerinde ve çevredeki başka yapıların inşaatlarında kullanılmasıyla büyük oranda yok olmuş. Athena tapınağında ve antik şehirde 1881-3 yıllarında J. Thacher Clarke yönetiminde Amerikan Arkeoloji Heyeti tarafından yapılan kazılarda ortaya çıkarılan eserler ABD ve Osmanlı devletleri arasında paylaşılmıştır. Amerika’ya görtürülen eserler bugün Boston müzesinde, daha önce Fransızlar tarafından ortaya çıkarılan bazı eserler ise Louvre müzesindedir. Türklere bırakılan antik eserler İstanbul Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir. Bugün tapınaktan sadece temeller ve bazı sütunlar yerindedir. Kazılar sırasında ortaya çıkarıldığı bilinen tapınağın taban mozaiklerinin bugün yerinde yeller esmektedir.
Tepenin Edremit körfezine bakan yamacında antik şehir merkezi Agora, Doğu-Batı yönünde uzanan Kuzey ve Güney Stoa, Agora Tapınagı, Bouleuterion (Şehir Meclisi Binası) ve Gymnasium (Okul) ile biraz altında 2500 kişilik Amfitiyatro yer alıyor. Üstün bir taş işçiliği ile yapılmış şehir surlarının büyük kısmı ve birbirlerinde farklı tarzlarda inşaa edilmiş şehir kapıları bugün hala oldukça sağlam bir durumda görülebiliyor. Bugün yapıların temel taşlarından başka fazla bir kalıntı görülemeyen yerleşim alanında 1980-2005 yıllarında Prof. Dr. Ümit Serdaroğlu yönetiminde kazılar ve restorasyon çalışmaları yapılmış. 2006 yılından itibaren kazılar Doç Dr. Nurettin Arslan’nın yönetiminde sürdürülmektedir.
Aristoteles’in Assos’da Konukluğu
Assos’un, Stageira’da doğan Aristoteles’in yaşamında önemli bir yeri var. Makadonya kralı II. Philippos’un özel doktoru olan babası Nikomahos, Aristoteles daha çocukken ölünce, (muhtemelen amcası olan) Atarneus’lu Proxenus, küçük Aristo’yu korumasına alarak bakımını ve eğitimini üstlenmişti. Aristoteles 17 yaşındayken Atina’ya geldi ve o devirde en iyi eğitimin verildiği okul olan Academia’ya girdi. Platon’un özellikle takdir ettiği başarılı bir öğrenci oldu. Academia’da bulunduğu süre içinde üstün zekası ile öğrencilikten eğiticiliğe yükselmişti. Platon ona, “okulun beyni” adını takmıştı.
Platon M.Ö. 347 yılında ölünce, Aristoteles, M.Ö. 366 yılından beri yaklaşık 20 yıldır mensubu olduğu Academia’da daha fazla kalmak istemedi. Atinalılar tarafından Makedonya sarayına yakın olduğu için kendini tehdit altında hisseden Aristoteles, o sıralarda Atarneus-Assos birliğinin yöneticiliğine yükselmiş olan eski okul arkadaşı Hermias’ın davetini kabul etti ve yine okuldan arkadaşı Chalcedon’lu(Kadıköy) Xenocrates ile birlikte Assos’a geldi. Aristoteles ve Xenocrates Assos’da üç yıl kaldılar. Bu süre içinde burada kurdukları bir okulda dersler verdiler. Aristoteles Assos’da ve daha sonra taşındığı, Assos’un hemen karşısındaki Lesbos (Midilli) adasında deniz canlıları üzerinde çok detaylı gözlemler yaptı ve bu bilgileri kullanarak daha sonra yazacağı botanik, zooloji ve biyoloji kitaplarının içeriğini oluşturdu, canlıların sınıflandırılması ile ilgili düşüncelerini geliştirdi.
Aristoteles, Assos’da kaldığı süre içinde daha sonra ilk eşi olacak Pythias ile tanıştı ve M.Ö. 340 yılında Pythias ile evlendi ve ondan yine Pythias adında bir kızı oldu.
Aristoteles, M.Ö. 342’de Makedonya kralı II. Philippos’un, oğlunun eğitmeni olarak davetini kabul ederek Acedemia’dan arkadaşı olan ve kendisini yerlisi olduğu Lesbos adasında bir yıl ağırlamış olan arkadaşı Theophasto ile birlikte Makedonya’nın başkenti olan Pella’ya gitti.
Atarneus’lu Hermias
Hermias’ın, Atarneus-Assos birliğinin önceki yöneticisi Bythinia’lı banker Eubulus’un sırdaş kölesi olduğunu, gençlik yıllarında Acedemia’da felsefe eğitimi aldığını, daha sonra özgürlüğünü kazandığını ve efendisinin ölümünden sonra onun yerine Atarneus şehrinin yöneticiliğini ele geçirdiğini biliyoruz. Bazı kaynaklarda Hermias’ın ruhun ölümsüzlüğü üzerine şimdi kayıp olan bir kitabının olduğu belirtiliyor.
Hermias’ın yöneticiliği döneminde komşu şehir Assos ile bir yönetim birliği kuruldu. Hermias’ın yöneticisi olduğu Atarneus ve Assos şehirleri M.Ö. 342’de, bölgenin hakimi olan Perslere karşı ayaklanmaya katıldı. Bunun üzerine Pers hükümdarı III. Artaxeres işbirlikcisi Rodos’lu Memnon’u isyankar kıyı şehirlerini yeniden fethetmekle görevlendirdi. Memnon, ateşkes görüşmesi yapmak bahanesiyle geldiği Atarneus’da Hermias’ı tuzağa düşürerek esir aldı ve onu zincirleyerek Pers kralına, Susa’ya gönderdi. Burada Hermias’a, muhtemelen Makedonya Kralı II. Phillip’in doğuyu istila planları hakkında bilgi alabilmek amacıyla, ağır işkenceler yapıldı. Hermias, bu işkenceler altında M.Ö. 341’de ölürken “arkadaşlara söyleyin, felsefe adına utanç verici veya küçültücü hiçbir davranışta bulunmadım” dedi. Aristoteles, dostu Hermias’ın ölümü üzerine Yunanistan’da Delphi tapınağına onun bir büstünü dikti ve şerefine bir ilahi yazdı.
Assos’lu Cleanthes
Assos’lu Cleanthes M.Ö. 330-230 yıllarında yaşadı. Hayatı hakkındaki bilginin hemen hepsini Diogenes Laertios’dan öğreniyoruz. Cleantes eski bir boksördü, muhtemelen Assos’da daha önce bir okul açan Aristoteles’in yarattığı havadan esinlenerek genç yaşta, cebinde dört drahme ile felsefe öğrenimi yapmak üzere Atina’ya geldi. O sırada Atina’da eğitim veren diğer okulları da inceledikten sonra Zeno’nun öğrencisi olmaya karar verdi. Geçimini sağlamak ve derslerin bedelini ödemek için geceleri amelelik ve su taşıma işlerinde çalışırdı. Zeno’nun M.Ö. 262 yılında ölümünden sonra Stoa okulunun başına geçti ve ölümüne kadar 32 yıl bu görevi sürdürdü. Diogenes Laertios, Cleanthes’in çeşitli felsefe konularında yazdığı 50’den fazla kitabının isimlerini veriyor ancak bu kitaplardan hiçbiri ne yazık ki bugüne ulaşmamıştır. Cleanthes, çok yaratıcı bir felsefeci sayılmamasına rağmen hocasının doktrinlerini sadakatle muhafaza etti ve öğrencilerine aktardı. Öğrencilerinden Chrysippus, sadece Stoa düşüncesinin değil antik çağın en özgün ve önemli düşünürlerinden biridir. Cleanthes’den günümüze bazı fragmanlar dışında sadece Zeus’a İlahi “Hymn to Zeus” adındaki şiiri kalabilmiştir.
|